İyilikten İhlal Doğar

Toplumda iyilik, çoğu zaman sorgulanmadan kutsanan bir değer olarak kabul edilir. Ancak her değer gibi iyilik de sınırlarını kaybettiğinde anlamını yitirir, hatta ihlale dönüşebilir. Çünkü bazen iyi niyet, farkında olmadan kişisel alanların çiğnenmesine, emeğin değersizleştirilmesine ve alışkanlık yoluyla bir zorunluluğa dönüşmesine sebep olur. Günümüzde insanlar yardımlaşmanın ne olduğunu bilirken, sınır koymanın önemini çoğu zaman göz ardı ediyor. Birine defalarca yardım edersiniz; başta minnetle karşılanan bu iyilik, zamanla beklentiye dönüşür. Artık gönüllülük değil, zorunluluk gibi algılanır. O noktada iyilik değil, ihlal devreye girer. Çünkü iyilik bir hak değil, bir lütuftur; hatırlamak gerekir. Bir öğretmenin öğrencisi için gösterdiği ekstra çaba, bir hemşirenin hastasına ayırdığı fazladan zaman ya da bir dostun her seferinde fedakârlık yapması… Hepsi kıymetlidir. Fakat takdir edilmediğinde, teşekkür yerini beklentiye bıraktığında, iyi olan şey bile insanı yorar. İyilik suistimal edildiğinde yük olur; veren de alan da zarar görür. Oysa gerçek iyilik; ölçülü, bilinçli ve saygılı olandır. Ne kendini feda etmek, ne de karşısındakini bağımlı kılmak… Bazen “hayır” diyebilmek de en büyük iyiliktir. Çünkü bu, karşımızdakine kendi ayakları üzerinde durma fırsatı verir. Merhametin yanında adalet, fedakârlığın yanında denge olmalıdır. Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey belki de bu: Sınırları olan iyilik. Çünkü değerli olan şey, yıpranırsa yalnızca ihlal değil, insanlık da zarar görür.

10/22/20251 min oku

worm's-eye view photography of concrete building
worm's-eye view photography of concrete building

Gönderi içeriğim